14 Şubat 2009 Cumartesi

İqbal Güloğlan oğlu Ağayev


Doğum tarixi və yeri: 22.07.1974, Lerik rayonu
Məktəb: Piran kənd orta məktəbi (Lerik rayonu)
Universitet: Gazi Universiteti, İktisadi ve İdari Bilimleri Fakültesi, Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkileri bölümü. Bakalavr (1998)
Marmara Universiteti, Çalışma Ekonomisi. Magistratura (2001)
İş yeri: “Veysəloğlu-Yaycılı Qardaşlar” MMC-nin “Ulduz” Şokolad Fabriki, İnsan Resursları şöbə müdiri
Aile veziyyeti: Evli
Elaqe: e-mail: iqbal.agayev@ulduz.com.az, igbalaga@yahoo.com
TEL: (050) 6605468

11 Şubat 2009 Çarşamba

Tanrıdaşlık.

Peygamberler sayıca çoktur, Tanrı tektir, eşi yoktur

İnsanoğlu, tarihi boyunca kendi türdeşleri ile savaşmış, kavgaya tutuşmuşsa da, ama yine de diğerleriyle bir bağ, benzerlik, özdeşlik aramıştır. Bu vesileyle de kardeşlik (karındaşlık), adaşlık, soydaşlık, yoldaşlık, yurttaşlık, meslektaşlık gibi benzeri kavramlarla kendisinin Başkası ile birlikte aynı nesneye ilişkin olduğuna inanmıştır. Bu kavramlar çeşitli toplulukların çimentosu niteliğinde değer ifade etmişlerdir.
Oysa, Tanrının yarattığı ilk iki insan aynı anneden doğmadıkları için ne kardeştiler, henüz yurt ve soy söz konusu olmadığı için ne soydaş ne de yurttaştılar, adları farklı olduğundan adaş bile değildiler. İnsan olmaları nedeniyle türdeştiler, fakat yaratılış itibariyle aynı Tanrı tarafından yaratıldıkları için sadece kendi türlerini kapsayan türdeşlikten öte tüm yaratılmışlar evrenini kapsayan bir anlatımla dersek Tanrıdaştılar. Başka sözle aynı Tanrıya ilişkindiler.
İnsan türünün gelişim ve evrim süreci boyunca oluşturulan en büyük topluluklar dini topluluklardır. Her dinin mensubu kendi dindaşları ile bir bağ kurmakta zorlanmaz. Örneğin, bir Musevî bir diğer Musevîye “dindaşım” diye hitap edebilir. Fakat aynı hitabı bir Buddhiste veya Hristiyana edemez. Ve yahut “Müslüman Müslümanın, Zerdüştî Zerdüştînin kardeşidir” diyebileceğimiz halde “Müslüman Hristiyanın, Buddhist Zerdüştînin, Krişnacı Musevînin vs. kardeşidir” diyemeyiz. Peki, ne diyebiliriz? Eğer adları burada geçen ve geçmeyen bütün dinleri ve o dinlerin mensuplarını ve hatta bu dinlerden herhangi birine bağlanmaksızın tek olan ve eşi bulunmayan Tanrıya inanan ve yahut bütün dinleri kucaklayabilen bireyleri tek ve eşsiz Tanrı yaratmışsa, o zaman onların hepsi Tanrıdaş olmuyorlar mı? Onlar birbirine “tanrıdaşım” diye hitap edemezler mi? Öyleyse, Buddhist Hristiyanın, Musevî Müslümanın, Krişnacı ise Zerdüştînin tanrıdaşıdır dersek haksız olur muyuz?
Dahası, aynı Tanrıya ilişkin olduğumuzdan dolayı melekler, hayvanlar, bitkiler, hatta yıldızlar ve gezeğenler bile kendi aralarında ve insanlarla ilişkilerinde tanrıdaş olarak görülürse çok da yanlış olmaz. “Yeryüzü benim soydaşımdır veya kardeşimdir” denemez, ama pek âlâ “Yeryüzü benim tanrıdaşımdır” denebilir.
Bütün insanları ve tüm evreni aşkın Bir Tanrı birleştirir, öyleyse hepimiz evrensel olarak Tanrıdaşız.

4 Şubat 2009 Çarşamba

Çin'de saklanan Türk Piramitleri [beyaz piramitler]

Esrarengİz Beyaz Pİramİtler Ve GerÇek TÜrk Tarİhİ

Çin'de saklanan Türk Piramitleri [beyaz piramitler]

İlk insan mumyalama tekniğini mükemmel bir şekilde uygulayanlar Altay Türkleridir.(Mısır medeniyetinden yüzyıllarca önce) Uygur bölgesinde bulunan,Mısır piramitlerinden yüzyıllarca önce yapılan ve Mısır piramitlerinden daha yüksek/büyük olan piramitleri yapan Türklerdir.Çin hükümeti buraya girişi tamamı ile yasaklamıştır.Çünkü bu piramitlerin içinde proto-Türk yazılar mevcut.Arkeologların dahi girişine kati surette izin verilmiyor.Çünkü dünya tarihinin tekrar yazılması gerekebilir.

ORTA ASYADAKİ TÜRK PİRAMİTLERİ

Bugün çin sınırları içerisinde yer alan, xian şehrine 100 km uzaklıkta qin ling shan dağlarında Ön-Türk uygarlıklarından birisi tarafından inşa edilmiş, etrafında irili ufaklı 100 adet piramitle beraber, 300 metre yüksekliğinde bir piramit bulunmaktadır; BEYAZ PİRAMİT
Beyaz Piramit’in ikinci dünya savaşı sırasında çin’e yardım malzemesi götüren bir C-54 uçağından çekilen fotoğrafı 1957 yılında ilk kez life dergisinde yayınlanmıştır.Bu piramitleri araştırmak üzere 1994 yılında şensi bölgesinde bir araştırma gezisi yapan alman bilim adamı hartwig hausdof kendi koleksiyonundan birkaç resmin halka açılmasına izin vermiştir. hausdorf’a göre piramitlerin yapım tarihi en az M.Ö. 2500’ler civarındadır.Bölge çin tarafından yasak bölge ilan edilmiş olduğundan dolayı piramitler içerisinde bulunan mısır medeniyetinden çok ileri bir teknikle mumyalanmış olan cesetler ve Ön-Türkçe yazıtlar üzerinde araştırma yapılamamaktadır.Piramitlerin ebat,orijinal şekil ve büyüklükleri ,dikkat çekmemesi açısından çin hükümeti tarafından maksatlı olarak tahrip ve kamufle edilmiştir.Piramitlerin üst tarafları kesilmiş ve üstleri toprakla doldurulup, kamuflaj amacıyla ağaçlandırılmıştır .

Çin’deki Türk Mumyaları

Ceviz Kabuğu Progamın’a katılan (İzleyici telefonu) Halil Şıvgın (Eski “Sağlık Bakanı” demiş ki:“1984 yılında ben Çin’i ziyaret ettim, Çin’i ziyaretim sırasında Turfan’a götürdüler. İlk defa Turfan’a giden Türk heyetinin mensubu olmakla da gerçekten gurur duyuyorum. Orada bizi gezdirirken mumya bulduklarını söylediler ve biz mumyaları gördük. O gördüğümüz mumyaların Mısır’daki mumyalardan çok farklı olduğunu ifade ettiler, yani teknoloji olarak, yapımı olarak Mısır’daki mumyaların önünde olduğunu.Daha sonra aradan yıllar geçti, bir televizyon kanalında bu konun tartışılmakta olduğunu gördüm. Gerçekten bilimsel olarak, gidilmiş, Mısır mumyalarıyla Turfan’daki mumyalar arasında bir kıyaslama yapılıyor. Bu kıyaslamada, Turfan mumyalarının… …Ben orada kadın mumyaları gördüm, çocuk mumyaları gördüm, erkek mumyaları gördükm, fakrlı şeylerden. Ve o sırada, hatta bir tanesinde yeterince koruma yapılmamış, bozulmaya başlamılştı müzede gördük onları.Bu mumyalardaki üstünlüğü bilim adamları ortaya koymaya başladılar. Bilim adamlarının ortaya koydukları bir gerçek var ki, ilk defa mumya kültürünün Türkler’den geliştiği ortaya çıkıyor. Bundan dolayı da ben şimdi iştirak ediyorum. Yani ben bilim adamı değilim, ama bizim bilim adamlarımınızın bu olayın üzerine ciddiyetle eğilmeleri gerekiyor. Eğer Mısır’daki mumya kültürü olduysa, var idiyse geçmişte, onun etrafında da bir kültürün olması lazım. Mısır’ın etrafında mumya kültürüyle ilgili herhangi bir şey yok. Afrika öbür taraf, bu tarafta da yine böyle bir kültür yok. Dolayısıyla, Orta Asya’dan o bölgeye giden Türkler’in varlığı söz konusu olabilir…”Ben bir katkıda bulunmak istiyorum bu mumyalar konusunda Urumçi mumyalarını söz konusu etmiştir, tabii ki çok önemli. Bakın, buradaki Urumçi’de teşhir edilen mumyalardan ilk birincisi 44 yaşında ve Milattan önce 1000, yani günümüzden 3000 yıllık. Bir başkası gene 1600, en yaşlı olarak da işte bu “Lolan” denilen bayan mumyası var, Doğum’dan önce 2000 bu, yani 4000. Şimdi en büyük özellii iç organlarının çıkartılmamış olması. Başka ?.. Şu andaki mumyaların durumu Mısır mumyalarına nazaran çok daha iyi olması… İleri teknolojide bir mumyalama sistemi öyledir, uygulanmıştır. Dahası, bir mumyanın üzerinde ameliyat izi var, at kılıyla dikilmiş. Amerika doktorların tespiti, dünyada ilk ameliyat veya operasyonlardan bir tanesi olarak kabul ediliyor. Dahası var; burada kumaş ekose ve boyalı ve Doğum’dan önce 2000′i konuşuyoruz, günüzmüden 4000 sene öncesini konuşuyoruz.Türk Bilim adamı Kazım MİRŞAN yaptığı araştırmalarda Ön-Türk uygarlıkları tarafından OT-OĞ olarak isimlendirilen Ön-Mısır’a M.Ö 3000 Yıllarında Doğu Anadolu’dan Isub-Ög yazısının gittiğini tespit etmiştir. Kazım MİRŞAN’ın bugüne kadar anlamı çözülemeyen 184 adet mısır hiyeroglifini Ön-Türkçe olarak okumuş olduğu ve mumyalama tekniklerinin yine M.Ö. 3000′li yıllarda Altaylarda geliştirildiği düşünülürse Piramit inşa teknolojisinin Eski Mısır’a Ön-Türk Uygarlıkları tarafından öğretildiği sonucuna ulaşılmaktadır.Tüm İnsanlık tarihini değiştirerek; MEDENİYETİN ASIL YARATICISININ TÜRKLER OLDUĞU SONUCUNU DOĞURAN bu olağanüstü keşif batılı bilim adamları(!) tarafından ısrarla görmezlikten gelinmekte ve insanlığın bilgisinden daha uzun süre saklanması mümkün olmayan bu piramitleri başka bir uygarlığa mal etmeyi amaçlayan maksatlı çalışmalar yapılmaktadır.

alıntıdır:http://www.hisse.net/forum/showthread.php?t=22661

İş elanı

Salamlar,
Gence sheherinde, Fatoglu shirketinde Ingilis ve Rus dillerini ela derecede bilen tercumechiye ehtiyac var.
Maraqlananlar menimle elaqe saxlaya bilerler.
Mehemmed Aliyev
Tel. (050) 320 64 54
email. mehemmed.aliyev@fatoglu.com.tr
mailto:hqorqud2003@mail.ru

3 Şubat 2009 Salı

Şəfiyeva Tutu


Doğum tarihi: 01.01.1977, Bakı şəhəri
Orta məktəb: 111 nömrəli orta məktəb, lise: Gazi Anadolu lisesi
Universitet: Ankara Universiteti, İletişim Fakulteti, Radyo-televizyon ve Sinema bölümü,(2000)
İş yeri: işsiz
Maraqları: kitab oxumaq, musiqi dinləmək
Ailə vəziyyəti: evli